RUH VE BEDEN AYRILMAZ BİR BÜTÜNDÜR

  1. Anasayfa
  2. Haberler
  3. RUH VE BEDEN AYRILMAZ BİR BÜTÜNDÜR

RUH VE BEDEN AYRILMAZ BİR BÜTÜNDÜR

YASEMİN SARITEMUR Bilimsel veriler ışığında insan üzerine düşünmeye çağıran Tekden Grup ... Bedenin ve ruhun ayrılmaz bir bütün olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Kemal Tekden, “Beynin konuşma ve duyma gibi işlevlerini gerçekleştiren bölümleri tanımlayabilen, ancak beyni idare eden asıl merkez olan ruhu reddeden pozitivist düşünce insanı adeta bir makine gibi görür. Bu sakat düşüncenin ruhu yok sayarak cevap verememesi ise, insanın gerçek sırrına ulaşılmasına mani olur” dedi. YASEMİN SARITEMUR Bilimsel veriler ışığında insan üzerine düşünmeye çağıran Tekden Grup ve Tekden Film-Yapım Şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Op. Dr. Kemal Tekden, kaleme aldığı ‘İnsanın Sırrı’ adlı kitabında okurlarını insana dair bir yolculuğa çıkartıyor. Yaklaşık 20 yıldır yaptığı araştırmaların yanı sıra, verdiği konferanslar sonucu olgunlaşan kitabının akademik bir çalışma olmadığını vurgulayan yazar, bilimsel veriler ışığında, insanı maddi ve manevi bir bütün olarak ele alıyor. İmam-ı Azam’ın “Cevizin kabuğunu kırıp içini göremeyenler, cevizi sadece kabuktan ibaret zannederler” sözünden yola çıkan Op. Dr. Tekden, sade ve anlaşılabilir bir dil kullanarak kaleme aldığı kitabında 7’den 70’e herkese sesleniyor. İnsanı maddeden ibaret gören ancak maneviyatını ihmal eden kitaplar popülaritesini korumakta. Bu iki kavramı birbirinden ayırmamız mümkün müdür? İnsan sadece etle kemik değildir. Beden ve ruh ayrılmaz bir bütündür. Yeme içme gibi biyolojik ihtiyaçların yanında, sevmek, sevilmek ve merhamet gibi manevi ihtiyaçların karşılanması da önemlidir. Zira , yaratılmış canlıların en en üstünü olan insan bir makine değildir. Ayrıca bu dünyada tesadüfe yer yoktur. Bilimin dinden kopmaması ve dinin bilime rehber olması önemlidir. KURALSIZ GENÇLİK TEHLİKESİ kapitalizmin ‘Çalış ve Zengin Ol’ şeklindeki sloganik önermelerinden ve kişisel gelişim adıyla Avrupa’dan ithal edilen egoist sloganlar bizi nasıl etkilemekte? Gelişmiş! Batı dünyasının ürünü olan kitapların tercüme edilmesi ile başarıya ulaşılmaz. İçindeki devi uyandır, her şey sende başlar. gibi sloganik cümleler narsizme yol açıyor. Kısa yoldan zenginlik hedefi ile ‘Kural tanımam, Hayatımı Yaşarım’ felsefesinin peşine takılan bir nesil yetişiyor. Bu nedenle maneviyatını unutmuş kuralsız bir gençlik tehlikesi ile karşı karşıyayız. Sadece ülkemizde değil, u durum, Batılı sosyal bilimcileri de rahatsız etmektedir. Zira Asrın Vebası – Narsisizm İlleti adlı kitabın yazarı ABD’li Dr. Jean Twenge, İnsan ruhunun fast food’u diye tanımladığı; kendinden başkasını sevmeyen ve insanları yalnızlaştırannarsisizmin, depresyon ve toplumsal yozlaşmaya neden olduğuna vurgu yapıyor. Pozitivist tıbbın insanın sırrını çözememesinin sebepleri ne olabilir? Pozivitist mantıkla cevaplanan bir soruda, beynin konuşma, duyma gibi işlevlerini gerçekleştiren bölümleri belirlenebilir. Ancak beyni idare eden asıl merkez tanımlanamaz. Hâlbuki bunlar koordineli çalışmaktadır. Beyin üstü bu güç ise ruhtur. Ancak pozitivist düşünce bu gerçeği reddeder ve insanı adeta bir makine gibi görür. Bu sakat düşüncenin ruhu yok sayarak cevap verememesi ise, insanın gerçek sırrına ulaşmaya mani olur. Bu nedenle isanın; fizyolojik, anatomik, psikolojik yönlerinin yanında, sosyolojik, felsefî, tasavvufî, dinî, estetik yani maddî-manevî bütüm cepheleriyle birlikte, bir bütün olarak değerlendirilmesi önemlidir. SUBLİMİNAL MESAJLARA DİKKAT! Sanal ortamda kimliğini saklayabilen bireylerin bilinçaltı açığa çıkıyor ve gerçek hayatta ifade edemediklerini kolaylıkla aktarabiliyor. Teknolojinin getirdikleri ve takıldığımız sosyal ağlar bizi nasıl etkiliyor? Ülkemizde, internet noktasında hızlı bir gelişme yaşansa da, yeterli altyapıyı henüz kurmuş değiliz. Her şeyin düşünülmeden söylendiği bu mecrada ciddi tehlikeler söz konusudur. Online oyunlardan izlenilen filmlere kadar subliminal mesajların dağıtıldığı bu tehlikeli ortam, tam anlamıyla denetimden yoksun bir alandır. İnsanın psikolojik boşluğu, kişiyi maddeye yönlendirir. Bu da tüketim toplumunun temelini oluşturur. İçinde bulunduğunuz boşluk bizi nasıl etkilemekte? Bu muazzam bedenin sırrına varamamış, sadece dünyaya odaklanmış ve maddi refaha ulaşmış zihinlerde bir süre sonra hayal kırıklıkları başlıyor. Psikolojik etkiler ile birlikte, depresyon, intihar ve bağımlılıklar baş gösteriyor. Bu vakaların özellikle imtiyaz sahibi ve varlıklı insanlarda görülmesi de ayrıca düşündürücüdür. Zira şeytan insanlara nasıl yaklaşacağını ve kişilerin zaaflarını gayet iyi biliyor. Ancak biz ondan daha iyi olmalı ve maneviyat ışığı ile bu açığımızı kapatmalıyız. no-repeat;left top;; auto