AHLAT’TAN TARİHE SELAM

  1. Anasayfa
  2. Köşe Yazılarım
  3. AHLAT’TAN TARİHE SELAM

AHLAT’TAN TARİHE SELAM

Tarih, insanlığın tecrübe birikimidir. Tarih bilincine vakıf olan milletler dünyayı ve gelişmeleri daha iyi idrak eder ve dünyayı yönetirler. Bu yüzden genç nesillerin doğru tarih anlayışına kavuşmaları, özellikle milletler açısından büyük önem arz eder. Tarihini unutmuş milletler ise kimliklerini ve millî şahsiyetlerini kaybederler. Bundan dolayı genç nesillerin gerek dünya tarihini ve gerekse kendi millî tarihlerini en iyi şekilde öğrenme zorunlulukları vardır. Bu, gençlerin şahsiyetli yetişmeleri için de şarttır.

Bir insan kendi geçmişini unutursa, itibarını ve çevresinin kendisine olan bütün güvenini kaybeder. Bu duruma tıp dilinde “Alzheimer Hastalığı” diyoruz. Allah kimsenin başına vermesin, ruhun kanseridir ve asla iyileşmez. Bu hastalığa yakalanan şahıslar dostu kim, düşmanı kim unutmuştur, önceden ahlaklı olduğu halde her türlü ahlakî değerleri ve muhakeme yeteneklerini yok olmuştur. Bu kişi artık insanlıktan ve şahsiyet olmaktan çıkmış, başkalarının oyuncağı olmuştur. Benzer bir şekilde tarihini, geçmişini ihmal eden, unutan toplumlar da sonuçta itibarsız bir toplum haline gelirler ve sömürge olmaya aday olurlar.

Uzun zamandır millî tarihini ihmal etmiş olan Türk milleti son zamanlarda bunun kötü sonuçlarını görerek gerekli tedbirleri almaya başlamıştır çok şükür. Devletimiz son zamanlarda tarihimize sahip çıkarak güzel adımlar atmaktadır. Buna örnek olarak, başta TV’lerdeki bazı dizileri sayabiliriz. Bizim tarihimiz, “Diriliş Ertuğrul” gibi diziler sayesinde bırakın sadece Türk milletini, adeta 72 milleti etkisi altına almaya başlamıştır. Böylece diğer toplumların Türk milletine olan saygı ve sevgisi de büyük oranda artmaktadır. Uzak Doğu ülkelerinden Venezuela’ya, Afrika’dan Balkanlara pek çok ülkede bu sevginin ve itibarın tecellilerini bugün görmekteyiz.

Diğer yönden bazı yörelerde gördüğümüz tarihî anma programları da saf, temiz ve mesajlarına insanlığın ihtiyacı olduğu bu güzel milletin yeniden dirilişine katkı sağlamaktadır. Bu programlardan (gördüğüm) belki de en iyisi Ahlat’ta artık geleneksel hale gelmiş şenliklerdir. Uzun zamandır istediğim halde gelemediğim bu güzel beldeye bu sene dostum, değerli insan Ahlat Belediye Başkanı sayın Mümtaz Çoban’ın davetiyle katıldım. Yapılanları görünce ne kadar geç kalmış olduğumu da düşünerek hayıflandığımı söylemeliyim.

Ahlat, tarihimizdeki en önemli beldelerimizden biri. Selçuklu’nun Anadolu’da ilk yerleşim yeri aynı zamanda. Malazgirt Savaşından önce feth edilmiş ve burayı merkeze alan bir medeniyet kurulmuş. Malazgirt’teki savaşın gerçek sebebi, Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in, önemine vakıf olduğu Ahlat’ı alma düşüncesi. Maksadı, kendisi için baş ağrısı olacağını düşündüğü bu beldeyi ele geçirerek Türklere darbe vurmak. Büyük devlet adamı Sultan Alpaslan ise onu Ahlat’a sokmamak için, Ahlat’la Malazgirt arasında karşılamış, en son darbeyi de Malazgirt’te vurmuş. Sonuçları itibariyle Malazgirt, Türk tarihinin en büyük zaferi kabul edilmiştir. Anadolu’nun Türk yurdu olması bu zaferle perçinlenmiş, İstanbul’un yolu ise bu zafer sonucu açılmıştır. Ertuğrul Gazi’nin doğum yeri, dedesi Kayı Han’ın ise medfun olduğu yerdir.

Ahlat’ta gördüğümüz mezarların başlarındaki her taş adeta birer sanat eseri. İnsan bir mezarlıktan gurur duyar mı? Ben duydum. Her biri muhteşem taş işçiliği içeriyor. Onların her biri bilim adamları tarafından yeniden okunmalı ve oradaki bilgiler gün ışığına çıkarılmalı. Gençlerimize okullarımızda bu tarih ve medeniyet eserleri yeterince öğretilmiyor maalesef. Bu üstün anlayışı ve manzarayı bütün Türk gençlerinin görmesi sağlanmalı ve nasıl mükemmel bir tarihin mirasçısı olduklarına bizzat vakıf olmalıdırlar.

Tarih gençlere yaşayarak öğretilmelidir. Tarih yaşanılarak öğretilirse asla unutulmaz. Ahlat’ta ve Malazgirt’te ben tarihin içindeydim adeta. Yapılan şenlikler, vurulan kösler ve mehter, yapılan güreşler, atlı sporlar ile burada şanlı tarihimizi hissederek ve gururlanarak yaşadım. Hayatımın çok özel anlarıydı orada yaşadığım anlar.

Ahlat ve Malazgirt Şenliklerinin bu kadar etkin ve üst seviyede yapılmasında elbette devletimizin, özellikle de sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın katkısı çok büyük. Bildiğim kadarıyla muhteşem tarihimize yönelik bu büyük hizmette MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli’nin de büyük desteği söz konusu. Bu ortak akıl ve anlayış, tâ Moğolistan’daki Orhun anıtlarını ihya etmişti, Azerbaycan Karabağ’da uzun yıllardır devam eden Ermeni işgalini sona erdirmişti, şimdi de bu tür şenliklerle tarihimize karşı sorumluluğumuzun gereği yerine getirilmektedir. Türk milleti adına şükranlarımı sunuyorum.

Ama keşke, bu büyük organizasyonları Türkiye’nin bütün şehirlerine de farklı şekillerde yayabilsek, keşke gençliğimizi bizzat organizasyonların içine katabilsek. Gençler kendilerinin yaptıkları organizasyonları daha çok sahipleniyorlar. Onların tarih bilincine sahip olmaları, ancak böylece tarihi bizzat yaşayarak ve hissederek öğrenmeleri, heyecan duymaları ve sevmeleriyle mümkün. Bu vesileyle ben de kendime bir görev edindim. Her türlü engele rağmen, bıkmadan usanmadan muhteşem tarihimizi bütün yönleriyle anlatan film ve dizi yapmaya devam edeceğim. Tabii ki, Allah izin verdiği ölçüde. İnanıyorum ki, gençleri ve dünyayı etkilemenin yolu ancak bu.

justify justify no-repeat;left top;; auto