İhtiyarlık Ne Zaman

İhtiyarlık Ne Zaman

Hz. Resulullah, hicri takvime göre 63, miladi takvime göre ise, 61 yaşında Dar-ı Bekâ’ya göç etmişti. Ben de şu an o yaşlardayım ve ne yapmam gerektiğini düşünüyorum. Eski büyükler bu yaşları geçince edep gereği “Haddi aştık.” derlermiş. Hoca Ahmet Yesevî ise bu yaştan sonra dergâhının altına açtığı bir mağaradan çıkmayıp zikirle meşgul olmuş ve “Divan-ı Hikmet”ini yazmakta iktifa etmiştir. Buna göre; Allah bize ömür vermişse bu ömrün bundan sonrasını ben nasıl yaşamalıyım? Elbette ömrümün hikmetini sorgulamakla işe başlamam gerektiğini düşünüyorum.

Resulullah’ın arkadaşları olan sahabenin hayatını incelediğimizde önemli kısmının ileri yaşlarda vefat ettiğini görüyoruz. Toplamda 240 bin sahabe olduğu söyleniyor. Bunların mezarları araştırıldığında sadece 40 bininin Hicaz bölgesinde olduğu tespit edilmiştir. Peki diğerlerinin mezarları nerede acaba?

Tarık bin Ziyad, 711 yılında Endülüs’ü feth ettiğinde Valencia şehrinde Abdurrahman isminde yaşlı bir sahabe mezarı bulmuştur. Hepimizin malumu, İstanbul’un manevî fatihi Ebu El Ensarî’nin ise surlar önüne geldiğinde 80 yaşında olduğu söylenir. Böylece yüce Resul’den sonra yaklaşık 200 bin sahabenin dünyanın farklı bölgelerine giderek cihatla ve insanları irşatla uğraşmışlar, hiç boş vakit geçirmemişlerdir.

Onlar hakkı, hakikati anlatmak için yaşlılığı asla bir engel olarak görmemişlerdir. Allah insana ne kadar ömür veriyorsa, mutlaka bir hikmetle veriyordur. Müslüman, verilen ömrün her saniyesinden sorumludur. Verilen zaman, zekâ, akıl, bilim, sıhhat, evlat, mal, para, makam gibi her türlü nimet bizim sınavımızdır. Onları nasıl değerlendirdiğimizin hesabı da elbette sorulacaktır. Mümin, kendisine bahş edilen bu nimetlere karşı sorumluluğunu idrak eden kişidir. Bu sebeple yaşlılık tembellik için bir bahane olamaz.

Bazen görürüz ki, enerjisi 20’li yaşlarda bitmiş nice gençler daha hayatlarının baharında ihtiyarlamış gibidirler. Buna karşılık taşıdıkları büyük idealler sayesinde çok ileri yaşlarda olmalarına rağmen genç kalan, çevresine ümit ve dinamizm aşılayan nice büyük insan da vardır. İnsanları genç kılan, onların kalplerinin hak için çarpmasıdır. Bu bitmez tükenmez bir enerji sebebidir. Büyük dehalar işte böyle bir dinamizme sahiplerdir.

93 yaşında vefat eden rahmetli büyük âlim Prof. Dr. Fuat Sezgin’e bir talebesi sormuş ” Hocam, günde 17 saat çalışıyorsunuz, hiç yorulmuyor musunuz?” Hoca talebesine bakıp acıyla gülümsemiş ve “Elbet yoruluyorum. Ama ümmetin hali ve İslam coğrafyasındaki durumlar aklıma ve gözümün önüne gelince, Allah’tan utanıyor ve yeniden çalışıyorum.” demiş. 83 yaşında vefat etmiş olan Necip Fazıl’a ise 80 yaşlarında bir gazeteci şöyle sormuş “Üstad’ım emeklilik ne zaman?” O yaşta halen koşturma çabası içindeki üstad cevap vermiş “Tabutta”. Bu cevaplar bir müminin sorumluluk şuurunu göstermesi açısından dikkate şayandır.

Ben araştırdım, Resulullah Efendimiz, hayatında bir gün bile “Yoruldum” dememiş. Buradan anladım ki, bu kelime sünnete aykırı. Bu sebeple sünnete uyma gayretinde olan bir mümin asla yoruldum dememeli. İçimizdeki şartlardan dolayı, buna hakkımız da olduğunu sanmıyorum. İslam dünyası bu denli kâfirin oyuncağı olmuşken kendinde milletin ve ümmetin sorumluluğunu hissedenler çok daha büyük gayret içinde olmalılar. Cihat denen şey zaten Allah yolunda say-ü gayret değil midir? Canlarla, mallarla, bilimle, sözle, yeteneklerle, bedenle…

Aslında ihtiyar kelimesi anlam itibariyle doğruyu yanlışı ayırt eden, hakkı tercih eden manasına da gelmektedir. Yani hayatın gerçeğini görmüş, nefsiyle sıkıntılarını büyük ölçüde halletmiş demektir. Kanı deli akan, insanı yerinde durdurmayan bir gençlik dönemine göre tam tersi artık durulmuş bir nefsî görünüm arz eder. Bu yüzden ihtiyarların hayat tecrübelerine gençlerin çok büyük ihtiyacı vardır. Gençleri hakka ulaştıracak insanlar büyük ölçüde ihtiyarlardır. Bu ihtiyarlığın hikmetidir.

Gençlerin ufkunu açacak, onların ruhlarını hak ve hakikat yolunda ateşleyecek ve yanlış yollara sapmaktan kurtaracak, gönül erbabı, nice yiğit yaşlılara o kadar ihtiyacımız var ki! Onlar bütün toplumların sırtlarını dayayacakları güven kaynakları, yollarını aydınlatacak deniz fenerleridir.

Bizler Allah sağlık verdiği sürece koşturmak, bir anımızı bile boşa geçirmemekle mükellefiz. Dünyada mümine dinlenmek yoktur bu sebeple. Allah, ümit ve dinamizmimizi hiçbir yaşta eksik etmesin.

Yaşı ne olursa olsun gençlik ateşiyle dolu olanlar, selam sizlere…

Kaynak:www.habermemleket.com justify justify no-repeat;left top;; auto