Kar Duası

Kar Duası

Geçtiğimiz Cuma, Türkiye’nin hemen her camiinde “Yağmur Duası” yapıldı. Ben İstanbul’da idim. İstanbul başta olmak üzere ülkemizin pek çok yerinde kuraklık tehlikesi baş göstermişti. Çoğu barajda su seviyesi normalin altına düşmüş, alarm vermekteydi. Bu dualar yapılınca, her fırsatta değerlerimize saldıran bazı hainler, aynı gün sosyal medyadan alaycı yazılar yayınladılar. Fakat onlar ne kadar dalga geçseler de, duadan sonraki gün olan cumartesi İstanbul’da başlayan yağmur halen devam etmekte çok şükür.

Aslında kuraklık riskinin tam olarak sona ermesi için kar yağması daha önemli. Yani ülkemizde tarımın bereketli olması ve susuzluk tehlikesinin ortadan kalkması için kışın kışlığını hakkıyla yapması lazım. Bu sebeple pek çok yörede olduğu gibi, özellikle Kayseri’de de bunu bilenler karın yolunu gözlemektedirler. Bu yüzden bir de “Kar Duası” yapmamız gerektiğine inanıyorum. Fakat duamız ne derece kabul görür onu da enine boyuna düşünüyorum.

Bir zamanlar bir belde kuraklıktan kırılıyormuş. Belde halkı artık yağmur veya kar için dua vakti geldiğini düşünüp, başlamışlar duayı yapacak bir Hoca aramaya. O sırada bir derviş çıkmış karşılarına. Dervişe dua etmesi için teklifte bulunmuşlar. Derviş biraz düşündükten sonra, “Tamam” demiş, “Ama öncelikle beldeyi birlikte gezmeliyiz.” Herkes duacıyı bulmanın sevinciyle takılmışlar Dervişin arkasına.

Derviş önde, bunlar arkada, sebebini bilmeden başlamışlar beldenin çevre mahallelerini gezmeye. Bazı evleri incelerken, yaşlı bir kadınla yetim torununun yaşadığı bir evle karşılaşmışlar. Oldukça harap vaziyetteki evin içinde yerdeki bir şiltenin üzerinde oturan çocuğun soğuktan titrediğini görmüşler. Harap evin damı ve bir duvarı ise neredeyse yıkılmak üzereymiş. Kadına halini sormuş Derviş. Kadın “Efendi, yağış olursa evimin damı akacak, belki de üzerimize yıkılacak. Onun için Allah’a dua ediyorum, yağmur ve kar yağmasın diye.” demiş. Çocuk ise “Amca, biran önce yaz gelsin diye Allah’a yalvarıyorum.” demiş. Derviş, kar duasına çıkmak isteyen adamlara anlamlı anlamlı bakmış ve onlara “Bunların duası oldukça bizimki kabul olmaz.” demiş. Öyle ya “Yetimin ağlamasından arş titrer.” demişler. Ahali, duaya çıkmadan, öncelikle o evin tamiri ve o gariplerin mutlu edilmesi için gayret sarf etmiş.

Bir başka hikâyede de; adamın biri iflas noktasına gelmiş ve camide milyonluk sıkıntısını gidermesi için başlamış Allah’a yalvarmaya. Duası esnasında, yan tarafta bir garibanın da duasına şahit olmuş. Adam Allah’tan o günkü rızkını istiyormuş “ Allah’ım, evime aş götürmem için bana bu akşam için rızkımı gönder” diye. Bizim iş adamı, adamın yanına gitmiş ve “Allah duanı kabul etti. Al şu 20 lirayı da, şimdi de benim için dua et.” demiş.

Herkes farklı beklenti içinde elbet. Bizler kar yağsın isterken, bu kar yağışının perişan edeceği insanlar olabilir. Onların ters yönde edebileceği dualar oldukça da, bizim dualarımız kabul olsa bile bereketi olmayacaktır. Bu konuda onlarla yarışmayalım. Kavlî duadan önce fiilî dua için öncelikle onların sıkıntılarını ortadan kaldırmak zorunda olduğumuzu bilelim. Bu üzerimize bindirilmiş bir mesuliyettir aynı zamanda. Böylece garipleri de duamıza ortak etmiş oluruz. İnanıyorum ki, bu şekilde dualarımız daha makbul olacak.

Kaynak: www.habermemleket.com justify justify no-repeat;left top;; auto