
Vicdan Mı Hukuk Mu ?
Geçenlerde beni çokça düşünceye sevkeden bir haber okudum: Tayland’da 11 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz eden 4 kişi mahkemece serbest bırakılmış. Bunun üzerine halk galyana gelip adamları tren raylarına bağlayıp infaz etmişler. Daha sonra olaya yüzlerce kişi katıldığı için hiç kimseye ceza verilmemiş. Olaydan sonraki 5 beş ay boyunca ise ülkede tek bir tecavüz vakası dahi görülmemiş.
İnsan ilk anda bunu yapan insanları takdir ediyor, hatta keşke bizde de böyle olsun diye içinden geçirebiliyor. Fakat biraz düşününce olayların her yanında büyük yanlışlıklar görüyoruz. Öncelikle bir çocuğa tecavüz, oldukça iğrenç ve insan olanın tepkisiz kalamayacağı bir büyük suç. Bu suçun hukuken karşılıksız kalması da insanların adalete güvenini sarsacak cinsten. Bu sebeple de toplum kendi adaletini kendi vermeye çalışıyor. Toplumun hassasiyeti ve tepkisi doğru olmakla birlikte, bu durum pek çok sakıncayı da içinde taşıyor.
Bu tür suça göre ceza verilmemesi gibi olaylar Türkiye’de de görülmektedir. Sık sık toplum vicdanını sarsan buna benzer olaylarda tacizcilerin mahkemeye çıktığında derhal salıverilmeleri, yüksek ceza alacak diye beklenilen bazı zorbaların az bir cezayla kurtulmaları bizde de toplum vicdanını yaralamaktadır. Böylece halkta gelişen yargıya karşı güvensizlik, devlete güveni de sarsılıyor. Sonuçta herkesin farklı yer ve yöntemlerle adalet arayışı başlıyor ki, bu durumun sonu sosyal kaostur. “Beyaz Zambakalar Ülkesi” kitabından hatırlarsınız, Karokep isimli bir seri katile yıllar sonra ulaşan yazar, ona “Sen nezaket sahibi ve zekî bir insansın, neden bu kadar insanı öldürdün?” diye sorunca o da şöyle cevap veriyor: “Adalet için. Gerekirse adaleti sağlamak için bütün insanları öldürebilirim.” Bakış açısındaki sakatlığı görebiliyor musunuz? Bu yaklaşım, toplumları ve devletleri bitirebilecek bir risk taşımaktadır. Yani Tayland’daki olay takdir edilecek gibi görünmekle birlikte içinde büyük sosyal tehlikeler barındırıyor. Böyle olursa herkes kendi adaletini arayacaktır.
Ben hukukçu olmamakla birlikte, her hangi bir vatandaş olarak bu tür gelişmelerden kaygı duyuyorum. Bunun sebebinin de “ Cari hukuk anlayışının, toplumların ahlakî, dini ve vicdani değerlerinden uzak bir anlayışa sahip olmasıdır.” diyebilirim. Özellikle bizim ülkemizde bu tür garabet çok daha fazla. Hukuk temellerimizin, bize ait kutsallardan uzak bir anlayışa sahip olması toplum vicdanına aykırı bu gibi pek çok hadisenin oluşumuna yol açıyor.
Hepimiz biliriz, bu ülkede hukukçular baklava çalan çocuklara ne büyük cezalar vermişlerdi. Türk milletinin hassasiyetlerine önem vermeyen bugünkü batı temelli hukuk anlayışına göre, bir kadının kolundaki bileziği gasp etmek ona tecavüzden daha fazla ceza sebebidir. Oysa batıda namus kavramı bizdeki kadar değer bulmaz, bu yüzden onlarla bir tutulmamız toplum sağlığı açısından da asla doğru değildir. Belki de pek çok aile cinayetlerinin temelinde de bu yanlış hukuk anlayışı yatmaktadır. Bana göre; kadına şiddet gibi konular da sanki sadece politik ve ideolojik kaygılarla gündeme getirilip, arkasında yatan gerçek sebepler araştırılmıyor. Yani bu konuda da yeterince samimi olunmuyor.
Özellikle değerli yazarımız Alev Alatlı’nın dediği gibi pek çok alanda hukukî olanla helal kavramı da uyuşmuyor. Toplumların inanç değerlerini dikkate almadığınız zaman bu ikisi arasındaki tutarsızlıklar ve uyuşmazlıklar daima sorun teşkil eder. Hukukun açığını bilen insanlar buralardan tutturarak her türlü haksızlığı yapar, hukukçular da bir şey yapamaz. Bu şekilde mağdur olan nice insan vardır toplumda. Onların bir kısmı da kendi adaletini başka yollarla arar, adalet istediği gibi gerçekleşmezse çeker muhatabını öldürebilir, ya da mafyatik bazı ortamlardan medet umar.
Bu ve benzeri pek çok olaya bakarak duyarlı bir vatandaş olarak şunları söyleyebilirim:
Hukuk, toplum vicdanına ve değerlerine uygun hale getirilmelidir. Dolayısıyla cezayı sadece yargı vermelidir. Tabii ki bu tür söylemleri ideolojik bakışlar derhal saptırma çabası içinde olurlar, fakat birilerinin daima doğruları söylemeleri gereklidir.
Ben Tayland’daki olayı sosyal medyada verdiğim zaman, solcusu sağcısıyla çok büyük sayıda insan aynı tepkiyi koydu. Çünkü bu tepki fıtratın ve toplumsal vicdanın gereğidir. Vicdan sahibi her insan için de olmazsa olmaz bir durumdur. Yeter ki sunum ideolojik olmayıp önyargısız ve makul ölçülerde anlatılsın. Bu ise ancak insanları ötekileştirmeden yapılabilecek bir tavırla mümkün.
Kaynak:www.habermemleket.com justify justify no-repeat;left top;; auto